Buraları yaklaşık bir aydır boşladığımın farkındayım. Merak edip "nerelerdesin?" diye soran arkadaşlarıma teşekkür ediyorum. Bu arada neler yaptığımı tez vakitte ayrı bir yazıda anlatacağım inşallah. Ama ondan önce, geçtiğimiz Cumartesi günü 13 blogger arkadaş olarak katıldığımız bir etkinliği anlatmak istiyorum size, çünkü bizim için çok keyifli bir gündü.
Dr.Oetker ' den aldığımız nazik davet üzerine Torbalı'daki fabrikalarına gittik Cumartesi sabahı. Erkenden yollara düşüp, gönderdikleri servis aracıyla tesise ulaştık. Bizi şirketin kameraman ve fotoğrafçıları karşıladı. Tabiri caizse "çocuklar gibi şen" ve cıvıl cıvıldık:)) Her zaman bizi karşlayan sevgili Arzu Hanım ve bu kez ayrıca şirketin halkla ilişkiler yöneticisi Emine Hanım tarafından karşılandık. Gider gitmez Poğaça ve Volke eşliğinde lezzetlenen çay-kahvelerimizi yudumladık. Biraz sohbet ettik. O gün neleri ve nasıl yapacağımızı anlattılar bize. Tünelin ucundaki ışık, bizi çok keyifli saatlerin beklediğinin işaretiydi adeta. Saatlerin sonunda hiç de yanılmadığımızı anladık zaten. Tadı damağımızda kaldı, ayrılmak istemedik fabrikadan.
Herhangi bir Mutfak Sanatları Akademisi'ninkinden farksız mutfakları gerçekten gözalıcı güzellik ve profesyonellikteydi. Herkes çılgın gibi fotoğraf makinelerine saldırdı bu görüntüyü kaydetmek için. Kısacası, bizim çalışmamız için gereken bütün ortam ve ekipman eksiksiz ve kusursuz hazırdı. Hal böyle olunca hemen kolları sıvadık ve Sevgililer Günü'ne özel yapacağımız Eros Pastasının yapımına başladık.
Pandispanya ununu kullanarak pastalarımızın tabanını hazırladık ilk iş. Ve tabanlar pişerken bize bir tarihçe gösterisi sundular, şirketin taa 1800'lü yıllardan bugüne nasıl bir azimle getirildiğinin anlatıldığı. Derken ürettikleri kusursuz pasta malzemeleriyle - kendi adıma konuşayım - bugüne kadarki en güzel pastamı yaptım; görsel olarak da lezzet olarak da.. Herkes aynı temel malzemeler dahilinde ama iç malzemesini kendi kombinleyerek kendi pastasını yarattı. Ve gerçekten herbiri birbirinden güzel eserler çıktı ortaya. Kalıplar da kendi ürettikleri kalıplardı, hiç sıkıntı çekmeden pişirdiklerimizi pıt pıt çıkaııverdik:) Tüm ürünlerine ulaşmak için Dr. Oetker'in sanal mağazasına girip siparişinizi vermeniz yeterli.
Tabii bir tek pasta yapmadık. Dr. Oetker Sade Kek Karışımı ile şu gördüğünüz mucize görüntüye ulaştık. Tuzlu muffinler yaptık. İçi cevizli-biberli-fesleğenli, üstü de böyle süslü-püslü :) Ben halen keyifle yiyorum (kilo korkusundan birer birer:)
Ve biz bütün bunları yaparken "keşke evde de böyle olsa" dedirten bir donanımın içinde, o yetmezmiş gibi, bir de dağıttığımızı-döküp saçtığımızı anında hokus pokusla yokeden bir ekip vardı ki sormayın gitsin. Ensemizde, sağımızda, solumuzda. Ağzımızı açmadan ne istediğimiz anlayan, anında tedarik eden. Ve en önemlisi mutlaka güleryüzlü. En çok da bu yönlerini seviyorum hepsinin, hep böyleler inanın. Onlara ayrıca bir teşekkürüm olmazsa olmazım..
Aktivite aralarında sohbet ettiğim sevgili blogcanlarım, hepsi iyi ki var..
Biberleri şekilli çıkaracağımız kalıplar bana gelene kadar sabredemeyip büyük bir ciddiyetle işe koyuldum :)) ve bıçakla üçgen bibercikler çıkarttım.. Ve muffinlerimi onlarla süsledim. Çok keyifli, nefis bir gündü. Sevgili Emine Özden, sevgili Arzu Bilici ve diğer tüm ekibe işlerini mükemmel yaptıkları ve güleryüzlerini hiç kaybetmedikleri için tekrar teşekkür ediyoruz.. Ve tekrarını diliyoruz..
0 Yorumlar